أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28362, N004711
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Tercemesi:
Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından Medineli bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Cahiliyye dönemindeki “Kasâme” şeklindeki aynen olduğu gibi kabul etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Racül Min Ashâbi Rasûlillah (Racül Min Ashâbi Rasûlillah)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ الْقَسَامَةَ كَانَتْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَأَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَقَضَى بِهَا بَيْنَ أُنَاسٍ مِنَ الأَنْصَارِ فِى قَتِيلٍ ادَّعَوْهُ عَلَى يَهُودِ خَيْبَرَ . خَالَفَهُمَا مَعْمَرٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28363, N004712
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ الْقَسَامَةَ كَانَتْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَأَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَقَضَى بِهَا بَيْنَ أُنَاسٍ مِنَ الأَنْصَارِ فِى قَتِيلٍ ادَّعَوْهُ عَلَى يَهُودِ خَيْبَرَ . خَالَفَهُمَا مَعْمَرٌ .
Tercemesi:
Süleyman b. Yesar (r.a) ve Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından pek çok kimseden rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Kasâme” cahiliyye döneminde vardı. Rasûlullah (s.a.v) onu aynı cahiliyye dönemindeki şekli üzere kabul edip bıraktı ve Hayber, Yahudilerin öldürdükleri iddia edilen bir maktul hakkında da bu kasâme şekline göre hükme bağladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Ünâs Min Ashabi Rasûlillâh (Ünâs Min Ashabi Rasûlillah)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Haşim el-Kuraşi (Muhammed b. Haşim b. Said)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28360, N004710
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ قَالَ حَدَّثَنَا قَطَنٌ أَبُو الْهَيْثَمِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو يَزِيدَ الْمَدَنِىُّ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ أَوَّلُ قَسَامَةٍ كَانَتْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ كَانَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى هَاشِمٍ اسْتَأْجَرَ رَجُلاً مِنْ قُرَيْشٍ مِنْ فَخِذِ أَحَدِهِمْ - قَالَ - فَانْطَلَقَ مَعَهُ فِى إِبِلِهِ فَمَرَّ بِهِ رَجُلٌ مِنْ بَنِى هَاشِمٍ قَدِ انْقَطَعَتْ عُرْوَةُ جُوَالِقِهِ فَقَالَ أَغِثْنِى بِعِقَالٍ أَشُدُّ بِهِ عُرْوَةَ جُوَالِقِى لاَ تَنْفِرُ الإِبِلُ فَأَعْطَاهُ عِقَالاً يَشُدُّ بِهِ عُرْوَةَ جُوَالِقِهِ فَلَمَّا نَزَلُوا وَعُقِلَتِ الإِبِلُ إِلاَّ بَعِيرًا وَاحِدًا فَقَالَ الَّذِى اسْتَأْجَرَهُ مَا شَأْنُ هَذَا الْبَعِيرِ لَمْ يُعْقَلْ مِنْ بَيْنِ الإِبِلِ قَالَ لَيْسَ لَهُ عِقَالٌ . قَالَ فَأَيْنَ عِقَالُهُ قَالَ مَرَّ بِى رَجُلٌ مِنْ بَنِى هَاشِمٍ قَدِ انْقَطَعَتْ عُرْوَةَ جُوَالِقِهِ فَاسْتَغَاثَنِى فَقَالَ أَغِثْنِى بِعِقَالٍ أَشُدُّ بِهِ عُرْوَةَ جُوَالِقِى لاَ تَنْفِرُ الإِبِلُ . فَأَعْطَيْتُهُ عِقَالاً فَحَذَفَهُ بِعَصًا كَانَ فِيهَا أَجَلُهُ فَمَرَّ بِهِ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ فَقَالَ أَتَشْهَدُ الْمَوْسِمَ قَالَ مَا أَشْهَدُ وَرُبَّمَا شَهِدْتُ . قَالَ هَلْ أَنْتَ مُبَلِّغٌ عَنِّى رِسَالَةً مَرَّةً مِنَ الدَّهْرِ قَالَ نَعَمْ . قَالَ إِذَا شَهِدْتَ الْمَوْسِمَ فَنَادِ يَا آلَ قُرَيْشٍ فَإِذَا أَجَابُوكَ فَنَادِ يَا آلَ هَاشِمٍ فَإِذَا أَجَابُوكَ فَسَلْ عَنْ أَبِى طَالِبٍ فَأَخْبِرْهُ أَنَّ فُلاَنًا قَتَلَنِى فِى عِقَالٍ وَمَاتَ الْمُسْتَأْجَرُ فَلَمَّا قَدِمَ الَّذِى اسْتَأْجَرَهُ أَتَاهُ أَبُو طَالِبٍ فَقَالَ مَا فَعَلَ صَاحِبُنَا قَالَ مَرِضَ فَأَحْسَنْتُ الْقِيَامَ عَلَيْهِ ثُمَّ مَاتَ فَنَزَلْتُ فَدَفَنْتُهُ . فَقَالَ كَانَ ذَا أَهْلَ ذَاكَ مِنْكَ . فَمَكُثَ حِينًا ثُمَّ إِنَّ الرَّجُلَ الْيَمَانِىَّ الَّذِى كَانَ أَوْصَى إِلَيْهِ أَنْ يُبَلِّغَ عَنْهُ وَافَى الْمَوْسِمَ قَالَ يَا آلَ قُرَيْشٍ . قَالُوا هَذِهِ قُرَيْشٌ . قَالَ يَا آلَ بَنِى هَاشِمٍ . قَالُوا هَذِهِ بَنُو هَاشِمٍ . قَالَ أَيْنَ أَبُو طَالِبٍ قَالَ هَذَا أَبُو طَالِبٍ . قَالَ أَمَرَنِى فُلاَنٌ أَنْ أُبَلِّغَكَ رِسَالَةً أَنَّ فُلاَنًا قَتَلَهُ فِى عِقَالٍ . فَأَتَاهُ أَبُو طَالِبٍ فَقَالَ اخْتَرْ مِنَّا إِحْدَى ثَلاَثٍ إِنْ شِئْتَ أَنْ تُؤَدِّىَ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ فَإِنَّكَ قَتَلْتَ صَاحِبَنَا خَطَأً وَإِنْ شِئْتَ يَحْلِفُ خَمْسُونَ مِنْ قَوْمِكَ أَنَّكَ لَمْ تَقْتُلْهُ فَإِنْ أَبَيْتَ قَتَلْنَاكَ بِهِ . فَأَتَى قَوْمَهُ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُمْ فَقَالُوا نَحْلِفُ . فَأَتَتْهُ امْرَأَةٌ مِنْ بَنِى هَاشِمٍ كَانَتْ تَحْتَ رَجُلٍ مِنْهُمْ قَدْ وَلَدَتْ لَهُ فَقَالَتْ يَا أَبَا طَالِبٍ أُحِبُّ أَنْ تُجِيزَ ابْنِى هَذَا بِرَجُلٍ مِنَ الْخَمْسِينَ وَلاَ تُصْبِرْ يَمِينَهُ . فَفَعَلَ فَأَتَاهُ رَجُلٌ مِنْهُمْ فَقَالَ يَا أَبَا طَالِبٍ أَرَدْتَ خَمْسِينَ رَجُلاً أَنْ يَحْلِفُوا مَكَانَ مِائَةٍ مِنَ الإِبِلِ يُصِيبُ كُلُّ رَجُلٍ بَعِيرَانِ فَهَذَانِ بَعِيرَانِ فَاقْبَلْهُمَا عَنِّى وَلاَ تُصْبِرْ يَمِينِى حَيْثُ تُصْبَرُ الأَيْمَانُ . فَقَبِلَهُمَا وَجَاءَ ثَمَانِيَةٌ وَأَرْبَعُونَ رَجُلاً حَلَفُوا . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا حَالَ الْحَوْلُ وَمِنَ الثَّمَانِيَةِ وَالأَرْبَعِينَ عَيْنٌ تَطْرِفُ .
Tercemesi:
İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cahiliyye döneminde ilk kasâme olayı şöyle meydana gelmiştir. Hâşimoğullarından bir adam Kureyş’in başka bir oymağından bir kimseyi develerine çoban tutmuş ve develerinin yanına götürmüş. Hâşimoğullarından bir adam çobanın yanından geçerken çuvalının bağı kopmuş ve çobana şöyle demiş. Bana bir yular ver çuvalımı bağlıyayım, korkma deve kaçmaz demiş. Çoban da yuları çuvalı bağlaması için ona vermiş. Develer götürülüp yerlerine bağlanınca bir tanesi bağsız kalmış. Deve sahibi çobana bunun yuları nerede? Develer arasında bu niçin bağlanmamış deyince, çoban şöyle demiş. Hâşimoğullarından bir adam çuvalının bağı kopmuş ve yanımdan geçerken bana bir yular ver çuvalımı bağlıyayım, deve kaçmaz dedi. Ben de onun yularını ona vermiştim deyince, develerin sahibi sopasıyla çobana vurmuş ve çoban da orada ölmüştü. Çoban ölmezden önce yanından geçen bir Yemenliye: “Hac mevsiminde bulunacak mısın?” demiş. Yemenlide: “Hayır, hacca gitmeyeceğim belki ileride giderim” demiş. Hâşimi çoban: “Ne zaman gidersen oraya bir dileğimi iletir misin?” demiş. Adam peki demiş. Hâşimi çoban: Hacca gidip o mevsimde orada bulunduğunda Ey Kureyşliler diye bağır Kureyşliler toplanınca Ey Hâşimoğulları diye bağır onlar da toplanınca, Ebu Talib’i. sor Ebu Talib’i görünce ona falan kimsenin bir yular yüzünden beni öldürdüğünü söyle demiş çok geçmeden çoban ölmüş. Develerini güttüğü adam Ebu Talib’in yanına vardığında Ebu Talib adamımız (çoban) ne oldu diye sormuş. O da: Hastalandı, iyileşmesi için kendisiyle ilgilendim ama iyileşemedi öldü, ben de onu defnettim dedi. Ebu Talib o bu iyiliklere layık bir kimseydi dedi. Bir süre sonra Hâşimî’nin dileğine götürmesini istediği Yemenli kimse insanların toplu olduğu bir sırada Ey Kureyşliler diye bağırmış. Kureyşliler toplanınca, Ey Hâşimoğulları diye bağırmış toplanan Hâşimoğullarına Ebu Talib nerede demiş. Ebu Talib benim deyince adam falan çoban sana dileğini ulaştırmamı vasiyet etmişti. Onu falan adam bir yular yüzünden öldürdü dedi. Bunun üzerine Ebu Talib önceki adamın yanına giderek: Sana söyleyeceğim üç şeyden birini tercih edeceksin. Ya yüz deve vereceksin sen bizim çobanımızı hata ile öldürdün. Yahud senin öldürmediğine kavminden elli kişi yemin edecek. Bunları yapmak istemezsen biz de seni öldüreceğiz demiş. Adam kavmine giderek onlara durumu anlatınca senin öldürmediğine yemin ederiz demişler.
Hâşimoğullarından bir kadın gelerek -Onlardan birinin nikahı altında olup bir çocuğu vardı- şöyle dedi. Ey Ebu Talib bu çocuğu elli kişiden birinin yerine kabul etmeni ve yeminini bağışlamanı rica ediyorum. Ebu Talib bu teklifi kabul etmişti. Onlardan başka bir adam gelerek Ey Ebu Talib, yüz deve yerine yemin etmeleri için elli kişi istemişsin. Her adama iki deve düşer al sana iki deve benden bunları kabul et yeminden beni bağışla çünkü yemin vebal altına sokar demiş. Ebu Talib bunu da kabul etmiş. Geri kalan kırk sekiz kişi gelerek adamın katil olmadığına yemin etmişler. İbn Abbas diyor ki: Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki aradan bir yıl geçmeden bu kırk sekiz kişi hepsi öldüler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 1, /2391
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Ebu Yezid el-Medenî (Ebu Yezid)
4. Ebu Heysem Katan b. Ka'b el-Kuta'î (Katan b. Ka'b)
5. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
6. Ebu Ma'mer Abdullah b. Ömer et-Temimî (Abdullah b. Amr b. Meysera)
7. Muhammed b. Yahya ez-Zühli (Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Yargı, diyet
Yemin, Kasame
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28364, N004713
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ قَالَ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ قَالَ كَانَتِ الْقَسَامَةُ فِى الْجَاهِلِيَّةِ ثُمَّ أَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الأَنْصَارِىِّ الَّذِى وُجِدَ مَقْتُولاً فِى جُبِّ الْيَهُودِ فَقَالَتِ الأَنْصَارُ الْيَهُودُ قَتَلُوا صَاحِبَنَا .
Tercemesi:
İbn’ül Müseyyeb (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir. Cahiliyye döneminde “kasâme” mevcuttu Rasûlullah (s.a.v), Yahudilerin kuyusu yanında ölü ele geçirildi ve Yahudilerin öldürdüğü iddia edilen ensari hakkında “Kasâme” hükmünü tatbik etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
5. Muhammed b. Râfi' el-Kuşeyrî (Muhammed b. Râfi' b. Sabur)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمَّادٍ عَنْ أَبِى عَوَانَةَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سَالِمٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُمْ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أُتِىَ بِرَجُلٍ قَدْ قَتَلَ رَجُلاً فَدَفَعَهُ إِلَى وَلِىِّ الْمَقْتُولِ يَقْتُلُهُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِجُلَسَائِهِ « الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ » . قَالَ فَاتَّبَعَهُ رَجُلٌ فَأَخْبَرَهُ فَلَمَّا أَخْبَرَهُ تَرَكَهُ . قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ حِينَ تَرَكَهُ يَذْهَبُ . فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِحَبِيبٍ فَقَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَشْوَعَ قَالَ وَذَكَرَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ الرَّجُلَ بِالْعَفْوِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28402, N004733
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَعْمَرٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمَّادٍ عَنْ أَبِى عَوَانَةَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ سَالِمٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَائِلٍ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُمْ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أُتِىَ بِرَجُلٍ قَدْ قَتَلَ رَجُلاً فَدَفَعَهُ إِلَى وَلِىِّ الْمَقْتُولِ يَقْتُلُهُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِجُلَسَائِهِ « الْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِى النَّارِ » . قَالَ فَاتَّبَعَهُ رَجُلٌ فَأَخْبَرَهُ فَلَمَّا أَخْبَرَهُ تَرَكَهُ . قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ حِينَ تَرَكَهُ يَذْهَبُ . فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِحَبِيبٍ فَقَالَ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَشْوَعَ قَالَ وَذَكَرَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم أَمَرَ الرَّجُلَ بِالْعَفْوِ .
Tercemesi:
Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, bir adam velisini öldüren bir katili Rasûlullah (s.a.v)’in yanına getirince, Rasûlullah (s.a.v) ona: “Katili affet” demişti. O da bunu kabul etmeyince, “Öyleyse diyet al” buyurdu. Adam bunu da kabul etmeyince: “Götür, onu öldür sen de onun gibisin” buyurdu. Adam gidince birisi peşinden giderek adama: Rasûlullah (s.a.v), sana: “Götür onu öldür sen de onun gibisin” dediğini duymadın mı? deyince, adam katili bırakıverdi. Katil bağlı olduğu urganı sürüyerek yanımdan geçti gitti.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 6-7, /2394
Senetler:
()
Konular:
Teşvik edilenler, insanları affetmek
Yargı, Ceza Hukuku
Yargı, diyet
Yargı, Kısas
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ أَبِى لَيْلَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْصَارِىِّ أَنَّ سَهْلَ بْنَ أَبِى حَثْمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ مِنْ جَهْدٍ أَصَابَهُمَا فَأُتِىَ مُحَيِّصَةُ فَأُخْبِرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَدْ قُتِلَ وَطُرِحَ فِى فَقِيرٍ أَوْ عَيْنٍ فَأَتَى يَهُودَ فَقَالَ أَنْتُمْ وَاللَّهِ قَتَلْتُمُوهُ . فَقَالُوا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . ثُمَّ أَقْبَلَ حَتَّى قَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ ثُمَّ أَقْبَلَ هُوَ وَحُوَيِّصَةُ وَهُوَ أَخُوهُ أَكْبَرُ مِنْهُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ فَذَهَبَ مُحَيِّصَةُ لِيَتَكَلَّمَ وَهُوَ الَّذِى كَانَ بِخَيْبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرْ كَبِّرْ » . وَتَكَلَّمَ حُوَيِّصَةُ ثُمَّ تَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِمَّا أَنْ يَدُوا صَاحِبَكُمْ وَإِمَّا أَنْ يُؤْذَنُوا بِحَرْبٍ » . فَكَتَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى ذَلِكَ فَكَتَبُوا إِنَّا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِحُوَيِّصَةَ وَمُحَيِّصَةَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ « تَحْلِفُونَ وَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « فَتَحْلِفُ لَكُمْ يَهُودُ » . قَالُوا لَيْسُوا مُسْلِمِينَ . فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ بِمِائَةِ نَاقَةٍ حَتَّى أُدْخِلَتْ عَلَيْهِمُ الدَّارَ . قَالَ سَهْلٌ لَقَدْ رَكَضَتْنِى مِنْهَا نَاقَةٌ حَمْرَاءُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28366, N004714
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ أَبِى لَيْلَى بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْصَارِىِّ أَنَّ سَهْلَ بْنَ أَبِى حَثْمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ وَمُحَيِّصَةَ خَرَجَا إِلَى خَيْبَرَ مِنْ جَهْدٍ أَصَابَهُمَا فَأُتِىَ مُحَيِّصَةُ فَأُخْبِرَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَهْلٍ قَدْ قُتِلَ وَطُرِحَ فِى فَقِيرٍ أَوْ عَيْنٍ فَأَتَى يَهُودَ فَقَالَ أَنْتُمْ وَاللَّهِ قَتَلْتُمُوهُ . فَقَالُوا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . ثُمَّ أَقْبَلَ حَتَّى قَدِمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ ثُمَّ أَقْبَلَ هُوَ وَحُوَيِّصَةُ وَهُوَ أَخُوهُ أَكْبَرُ مِنْهُ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَهْلٍ فَذَهَبَ مُحَيِّصَةُ لِيَتَكَلَّمَ وَهُوَ الَّذِى كَانَ بِخَيْبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كَبِّرْ كَبِّرْ » . وَتَكَلَّمَ حُوَيِّصَةُ ثُمَّ تَكَلَّمَ مُحَيِّصَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِمَّا أَنْ يَدُوا صَاحِبَكُمْ وَإِمَّا أَنْ يُؤْذَنُوا بِحَرْبٍ » . فَكَتَبَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى ذَلِكَ فَكَتَبُوا إِنَّا وَاللَّهِ مَا قَتَلْنَاهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِحُوَيِّصَةَ وَمُحَيِّصَةَ وَعَبْدِ الرَّحْمَنِ « تَحْلِفُونَ وَتَسْتَحِقُّونَ دَمَ صَاحِبِكُمْ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « فَتَحْلِفُ لَكُمْ يَهُودُ » . قَالُوا لَيْسُوا مُسْلِمِينَ . فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ عِنْدِهِ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ بِمِائَةِ نَاقَةٍ حَتَّى أُدْخِلَتْ عَلَيْهِمُ الدَّارَ . قَالَ سَهْلٌ لَقَدْ رَكَضَتْنِى مِنْهَا نَاقَةٌ حَمْرَاءُ .
Tercemesi:
Sehl b. Hasme (r.a)’ın haber verdiğine göre, Abdullah b. Sehl ve muhayyısa başlarına gelen bir sıkıntıyı gidermek için Hayber’e gitmişlerdir. Orada Muhayyısa’ya Abdullah b. Sehl’i öldürüp geniş bir kuyuya atıldığını söylediler. Muhayyıs’a Yahudilere gelip: “Vallahi onu siz öldürdünüz” deyince Yahudiler: “Vallahi onu biz öldürmedik” dediler. Muhayyısa oradan ayrıldıktan sonra Medine’ye gelerek olayı Rasûlullah (s.a.v)’e anlattı. Sonra Muhayyısa büyük kardeşi Huveyyısa ve Abdurrahman b. Sehl Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna geldiler. Hayberde olaya şahit olan Muhayyısa konuşmak isteyince, Rasûlullah (s.a.v): Büyüğünüz konuşsun büyüğünüz dedi. Huveyyısa konuştu sonra Muhayyısa konuştu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ya Yahudiler arkadaşınızın diyetini verirler veya harbe hazır olmaları bildirilir. Rasûlullah (s.a.v), Yahudilere bu konuda bir mektup gönderdi. Yahudiler de: “Vallahi onu biz öldürmedik” diye yazdılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Huveyyısa, Muhayyısa ve Abdurrahman’a yemin ederseniz arkadaşınızın diyetine hak kazanırsınız.” Onlar: Hayır yemin etmeyiz dediler. Rasûlullah (s.a.v): “O halde öldürmediklerine Yahudiler yemin ederler” buyurdu. Müslüman değiller ki yemin ettiklerine inanılsın denilince, Rasûlullah (s.a.v) kendisinden yüz deve verdi develer evlerine gönderildi. Sehl onlardan kırmızı bir deve beni tekmelemişti dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 3, /2392
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Sehl b. Ebu Hasme el-Ensarî (Sehl b. Abdullah b. Sâ'ide b. Adiy)
2. Ebu Leyla b. Abdullah el-Ensari (Ebu Leyla b. Abdullah b. Abdurrahman b. Sehl)
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hadis, hadislerin yazılması
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277715, N004711-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Tercemesi:
Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından Medineli bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Cahiliyye dönemindeki “Kasâme” şeklindeki aynen olduğu gibi kabul etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Racül Min Ashâbi Rasûlillah (Racül Min Ashâbi Rasûlillah)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277716, N004711-3
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Tercemesi:
Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından Medineli bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Cahiliyye dönemindeki “Kasâme” şeklindeki aynen olduğu gibi kabul etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Racül Min Ashâbi Rasûlillah (Racül Min Ashâbi Rasûlillah)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277717, N004711-4
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَيُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ - قَالَ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرٍو - قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانُ بْنُ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَقَرَّ الْقَسَامَةَ عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ .
Tercemesi:
Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından Medineli bir adamdan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Cahiliyye dönemindeki “Kasâme” şeklindeki aynen olduğu gibi kabul etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Racül Min Ashâbi Rasûlillah (Racül Min Ashâbi Rasûlillah)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Yemin, Kasame
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ الْقَسَامَةَ كَانَتْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَأَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَقَضَى بِهَا بَيْنَ أُنَاسٍ مِنَ الأَنْصَارِ فِى قَتِيلٍ ادَّعَوْهُ عَلَى يَهُودِ خَيْبَرَ . خَالَفَهُمَا مَعْمَرٌ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277718, N004712-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ هَاشِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ وَسُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أُنَاسٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ الْقَسَامَةَ كَانَتْ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَأَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى مَا كَانَتْ عَلَيْهِ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَقَضَى بِهَا بَيْنَ أُنَاسٍ مِنَ الأَنْصَارِ فِى قَتِيلٍ ادَّعَوْهُ عَلَى يَهُودِ خَيْبَرَ . خَالَفَهُمَا مَعْمَرٌ .
Tercemesi:
Süleyman b. Yesar (r.a) ve Rasûlullah (s.a.v)’in ashabından pek çok kimseden rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Kasâme” cahiliyye döneminde vardı. Rasûlullah (s.a.v) onu aynı cahiliyye dönemindeki şekli üzere kabul edip bıraktı ve Hayber, Yahudilerin öldürdükleri iddia edilen bir maktul hakkında da bu kasâme şekline göre hükme bağladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasâme ve'l-kaved ve'd-diyât 2, /2392
Senetler:
1. Ünâs Min Ashabi Rasûlillâh (Ünâs Min Ashabi Rasûlillah)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Haşim el-Kuraşi (Muhammed b. Haşim b. Said)
Konular:
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Yemin, Kasame